21 Mart 2016 Pazartesi

Anlamsız


Ne oldu? Ne bakıyorsun?
Sensin anlamsız olan.
Bizim çocuklar yapmaz öyle şeyler demek...
Külahıma anlat.

Anlamsız olanları bilirim ben
Neymiş şu çok anlamlılar?
Onları anlat sen bana

Anlamanı beklemiyorum
Bu yazı da en az çevrendeki her şey kadar anlamsız.

Sana da onlara muhtaç olduğunu söylediler dimi?
Tabi yersen.

Seçimlerimde özgür olup olmadığım umrumda değil
Seçenekleri ben belirleyemedikten sonra

Anlamsızmış.
Külahıma anlat

Nedir mantıklı olan?
Kızıl şal görmüş boğa gibi etrafa saldırman mı?
Çok mantıksızmış
Külahıma anlat.

Sensin mantıksız olan
Bana mantıktan bahsetme.
Geceleri tüm sokaklar benim
Gündüzün canı cehenneme

Sıradanlık varken başlatma değişikliğe
Zahmetsiz,  sürprizlerden uzak
En güzeli kendinden uzak
İnsanlarla iç içe

Mis

Bu anlamsız adamı dinle de
Yapmak zorunda olduğuna inandırıldığın şeyleri bi kere daha gözden geçir
Ama önceki seferler gibi olmasın bunun sonuda
Bi anlamı olsun bu sefer

Çünkü anlamsız olursa eğer
Bi anlamı olmaz
Dimi yaa

Ama herkese göre anlamlı olmalı
Yoksa çok anlamsız olurdu

Aptal herif seni

Sen iyi falan olma en iyisi dostum
Kendin ol yeter
Bu kadar rolün ne faydası oldu?

Faydası tabii.

Çünkü yaptığın şey eğer sana bir fayda sağlamıyorsa
O zaman iki kat anlamsız olur.

Anlaşılan sen bu oyunun kurallarını hiç mi hiç bilmiyorsun dostum.

Allahtan şanslıymışsın da
Benim gibi anlamsızlardan anlayan birine denk geldin
Haa anlamlı şeyleri sorarsan
Onları ben de bilmiyorum

Ben bugüne kadar sadece neyin ne kadar anlamsız öğrenebildim
Umarım bir gün daha anlamlı şeyler yazabilirim...

O yüzden
Şimdilik kendine iyi bak
Çünkü kimse senin için bakmayacak

Bu yazılar benim çığlıklarım
Dibinde bulunduğum karanlık kuyudan dışarı attığım

Yani sevgili okur
Sen okumasan da olur

Ama
Ben
Yazmasam
Olmaz

Çünkü ben yazıyorum.

Yazmasaydım nasıl olur da okurdun, dimi?

O yüzden diyorum ya
Yazmazsam olmaz.

Etrafındaki ve kendindeki yazıları da anlamsız bulmadan okuyabilmen dileğiyle.

Şimdi başlık daha anlamlı mı?

Yoksa hala mı ...?

27 Ocak 2016 Çarşamba

Kırmızıdan Maviye (Karmakarışık 3)


Ben alışkanlık kazanamadım hiç bir şeye,
Alıştım sadece.
Pek dürüst sayılmam yalanlar söyledim,
En çok da kendime

Kırmızıdan maviye.

Görmek isterdim kendimi
Gözlerinde

Kaybolduğum boşluğun içinde.

Karanlık ve sessiz
Yorgun-mecalsiz

Biraz bitkin ama tamamen de tükenmemiş.

Kapasam gözlerimi akar yaşlar bilirim
Açsam can sıkıcı.

Şimdi, tüm olan biteni unutup kapamalı mıyım gözlerimi?
-akacak yaşları umursamadan-
Yoksa yüzleşmeye devam mı etmeliyim,
Biten takatimi sırtıma alıp?

Tüm yaptıklarıma karşılık.

Günün birinde hatırlasan adımı
Ödeştik sayarım.

Be Adam!

Adam dediğin kalır mı altta?
Demekten
İnan artık hiç tadım kalmadı.

Sonuçta
"Sana Gül Bahçesi Vadetmedim"

Susmam, sorun olmadığından değil,
Konuşarak anlatamayacağımdan.

Görmek isterdim kendimi
Gözlerinde.

Peki ne istemem biliyor musun?

Konuşmayı
Ama sesini duymak şartıyla.

Uzun uzun süzmeyi
Bana yüzünü görmek yeter

Şu saatten sonra.

Arayıp sormanı istemem,
Adımı hatırlaman şartıyla.

Bunu okuyup bana acıma,
Sesimi unutma yeter.

14 Ocak 2016 Perşembe

Vazgeçebilmek (Karmakarışık 2)


Ne anlatacağımı inan ben de bilmiyorum.

Neyi-ne kadar biliyoruz ki zaten, orası ayrı.
Sadece sanıyoruz.
Bildiğimizi, gördüğümüzü, sevdiğimizi
En önemlisi de sevildiğimizi.

Sevilmediğimize emin olmamıza rağmen yapmamız gerekeni yapamıyoruz.

Yapmamız gereken ne mi?

Vazgeçmek tabii.
İnsan, vazgeçebildiği kadar güçlü efendim.

İnsan vazgeçebildiği kadar var
ve yok.

Şimdi sor kendine hayatın boyunca nelerden vazgeçebildin?

Sana ait olmayan, zarar veren ve senin sen olmanı engelleyen.
Eğer çoksa şayet, okumaya devam etmene gerek yok efendim.
Çünkü bende sana diyecek bi şey yok.
Zaten bende diyecek bi şey olsa da sende duyacak yeni bi şey yok.

Yeni bi şeylerden bahsetmek derdinde değilim ama,
Belki biraz daha okuyabilirim diye çabalıyorum
kitabını Tarıkın.

Başkaları, insanların kitaplarını okumaktan kendine vakit bulamıyor,
Bense kendimi okumaktan başkalarına.

En azından bu konuda biraz bencil olmamı anlayışla karşıla lütfen.

“Hem madembu kitaplar etrafında birileri varken okunamıyor.
Zaten ben yalnız bir adamım.

Sen de okuyamadığından mı çıkmıştın yoksa o mağaraya?
Yalnız kalmak iyi bir fikir olsa gerek, okuyabilmek için.

Gerçi Onun adı olmadan sen de demiştin okuyamıyorum diye.

Boşversene zaten –kimsenin umrunda değil okuyabilmek-
Birbirleriyle meşgul olmaktan, kendileriyle başbaşa kalamadan ölüp gidiyorlar.

Tamam ben de başaramadım bi çok şeyi, ama en azından kıymet biliyorum.
Zaten şu “en azından”lardan kurtulabilseydim ben de başarırdım bi çok şeyi.
Ama ben ondan da vazgeçemedim.
Hala aciz biri olsam gerek.

Umarım da öyleyimdir.

Napıcağımı şaşırdım, nasıl gidilir bu yolda
Eski yollar kapalı, yenisi açılmıyor.
Çabalarım boşa, ne yapsam yaramıyor.

Ne kadar daha sürecek demeyeceğim.
Şayet bi gün varabileceksem eğer,
BEN ÖLENE DEK BEKLEMEYE
SEVE SEVE HAZIRIM

Demişsin ya hani;
Sen yeter ki, “Kim o?” de, diye
Aynı ben de öyle,
O kim olmamı istiyorsa, ben o olmaya geldim.

Ama benim problemim ne biliyor musun dostum?
Ben hala ben olmaktan vazgeçemedim.

24 Aralık 2015 Perşembe

Lem yelid ve lem yuled


İhlas suresine geçmeden evvel, konuyla alakası olmamasına rağmen bana göre yapılmış en iyi ihlas tanımını vermeden geçemeyeceğim.

Abdulvehhab Es-Susi: İhlas, ihlası görmeyi kaybetmektir. Zira, ihlasında ihlas görenin ihlası, ihlasa muhtaçtır.

İhlas suresinin en büyük özelliği anahtar olmasıdır –hangi kapıyı açmak isterseniz o kapının anahtarına dönüşür-

İhlas suresinde diğer surelerden farklı olarak Allah’ın tekliğinden bahsederken “Vahid” yerine “Ehad” kelimesi kullanılmıştır.

Kuran-ı Kerim'de her kelimenin olabileceği en doğru yerde olduğuna inandığımdan aklıma ilk gelmesi gereken soru, Kuran'da 36 yerde geçen Vahid kelimesi yerine neden Ehad’ın kullanılışı olacaktı.

Burada anlatacağım çoğu şey benim anladıklarımdır, hiçbir sorumluluk kabul etmiyorum :)

Basitçe söylemek gerekirse Vahid işleyen BİR sistem –parçalardan oluşan- Ehad ise yapıtaşı –parçalanamaz- BİRimdir. Biraz daha anlamak için, tabiri caizse tarikata Vahid, şeyhe Ehad denedebilir.


Yani Vahid birliğiEhad ise tek-yalnız olan biri temsil ediyor…
Biraz karmaşık evet, ama sanırım bu anlayış surede de yerine oturuyor.

Öncelikle sure diyor ki, de ki O Allah birdir.

İşte tam bu noktada afallıyoruz, çünkü tekliği (singularity veya tevhid adına ne derseniz) kavrayamıyoruz. Basitçe anlatmak gerekirse, beynimizin bir şeyi tanımlayabilmesi için bir referans noktasına ihtiyacı vardır. Ama konu teklik olunca tıkanıp kalıyor çünkü bir referans noktamız yok. 


Referans noktası derken şunu kastediyorum, İslam çevreleri tarafından her şey zıddıyla bilinir denilen geceyle gündüzü. iyiyle kötüyü, cömertle cimriyi bilme durumumuz -burada çuvallıyor-. Evrende tek bulunan bir şeye şahit olamadığımızdan afallıyoruz.

Aslında bu yorumum bana ilk İhlas tefsiri yapan insana hakaret olacak ama ben bunu da Kuranın Muciz-ul Beyan yani beyanının insanı aciz bırakan bir kitap olmasına bağlıyorum. Aynı yere bakıp onlarca müfessir onlarca tefsir çıkarabiliyor ve hepsi birbirinden farklı olabiliyor. Subhanallah...

Evet, tekliği duyduğumuzda afallamamızda kalmıştık. Ha şayet afallamıyorsak, manayı anlayamamışız demektirBu da ilk tümsekte kendimizi yerde bulacağımız anlamına gelir.

Allah’ın tekliğini anlayacak bir referansımızın olmayışından bahsetmiştik. Tekliğin kavranamaması noktasında Hazreti Ebubekir, "Allah'ın bilinemeyeceğini idrak etmek, O'nu tanımaktır" demiştir. (Aynı afallamamızın ya da anlayamamamızın, aslında anlamamızı sağlayacağı gibi) Resul-u Kibriya ise “Siz Allah’ın zatını bilemezsiniz, aklınıza ne gelirse gelsin Allah onun dışındadır; bu sebeple sizler zatını düşünmeyiniz, mahlûkatında tefekkür ederek onu tanımaya çalışınız.” buyurmuştur. Hadis-i şerifte buyurulduğu gibi Allah'ın zatının kavranamayacağı kesindir, çünkü Vahdaniyet sırrınca referans alacağımız bir başka tanrı ortada yoktur.

Zaten herhangi bir tanrı ya tek tanrı olma durumuyla var olmalıdır ya da hiç olmamalıdır. Ölümlü veya birden çok tanrı kabul edilemez. Peki savaşmalarının sonucunda ölüm yoksa bu tanrıların kaygısı nedir veya neyden çekinirler? Neden tüm bu mitolojik tanrılar savaşmışlardır, amaçları nedir?

Bir tanrı neden çabalar? Kafalardaki tanrı figürü neden gökte oturan yaşlı bir adamdır? Bu soruları kendimize sormalıyız.

O Allah Sameddir
Yani kendisinden bir şey eksiltilemeyen ve kendisine de bir şey eklenemeyen.
Ben "mükemmel kusursuz" kelimesini kullanmayı tercih ediyorum. İdeal, en üst form.

Gelelim surenin beni en zorlayan yerine...

Lem yelid ve lem yuled
Meali, hepimizin bildiği gibi doğmamış ve doğurulmamıştır.

Ama bana göre bu ayet, tüm tanrılık sistemini reddeden bir ayettir. Çünkü eğer tanrıda bir doğurulma ve doğurma ihtimali olsaydı;

1-Tanrıların tanrısı olabilirdi
Şöyle ki tanrının insanı yarattığı -ya da şöyle diyelim- üst bilincin alt bilinci oluşturduğu bir ortamda nasıl alt bilinç üst bilinçten bir manada habersiz ve onun yanında daha basitse, o üst bilinç de başka bir üst bilincin oluşturduğu ve sadece sisteme yönetici yaptığı -kümenin bir elemanı olabilir-.

Bu durum ise her tanrının başka bir tanrı tarafından yaratılmış olabileceği sorununu beraberinde getirirdi. Mahluk olan bir tanrı kabul edilemez.

2-Tanrı tanımıyla çelişirdi
Bizim evrenimizde gözlemci olarak tanık olduğumuz tüm doğuran ve doğurulanlar ölür. Bu durum beraberinde tanrının bu üç boyutlu sistemden olmadığını getirebilirken, bir taraftan da tanrının bizim evrenimizden ayrı bir yerde bulunduğunu, ve hatta belki de orada doğuranın veya doğanın da ölümsüz olabileceği durumu da beraberinde getirebilir. Ama bu fikir tanrının ebedi ve ezeli oluşuyla çelişecektir. 

Biraz daha açmak gerekirse şöyle ki;

2a) Şayet, ilk durumdaki gibi, o tanrıyla bizim aramızda aynı şartlar geçerliyse, bu durum tanrının ölümsüzlüğüyle, yani bir manada ezeli oluşuyla çelişir. Tanrı bir doğan olurdu ve doğurulmasının gereği olarak ölecek olurdu.

2b) Eğer ikinci durumdaki gibiyse (o tanrı başka bir boyuttaysa, ve belki de o boyutta doğuran veya doğurulanlar ölümsüz ise) bu durum da o tanrının ebediyeti yani en baştan beri var oluşuyla çelişir. O'nu bir doğuran olduğuna göre ebedi olamazdı –sisteme sonradan dahil olmuş olurdu-

Hangi boyutta olursa olsun, bir sisteme ve ya kümeye sonradan dahil olan bir tanrı kabul edilemez. Yaratan ve yaratılanın sistemleri veya boyutları farklı bile olsa.

Oysa ki ne kadar anlayamasak da öyle iman ediyoruz ki O Allah, kendi yarattığı bu evrenin hem sahibi hem de yöneticisidir… (Ki bu iki özelliği de birarada bulundurmak cok büyük bir yüceliktir, lütfen bizi yaratan Rabbimizi biraz tanımak için az da olsa üzerinde düşünelim)


Unutmayalim ki anlamak kalb ile olur, akılsa kalbin yalnızca bir şubesidir.

Ve lem yekun lehu kufuven Ehad
Hiçbir şey ona denk olamaz.
Her kelimenin mükemmel doğru yerde olduğunu tekrar hatırlayalım.

Kufuv yani denklik kullanılıyor, eşit olamaz diyor, onun gibi olamaz diyor ama işe yaramaz demiyor.


Demek ki işe yarar işler de çıkacak ortaya ama denk olamayacaklar.

Eğer ortaya çıkamayacak olsa, bizim keramet olarak gördüğümüz şeylere nasıl gayr-i muslim biri erişir ve istidraç olarak adlandırılan olağanüstü haller o kişiden zuhur ederdi ki?
Yani meditasyon da yapabilirsin ve işe de yarayabilir ama hiçbir zaman namaza denk olamayacaktır veyahut aklına veya mantığına güvenerek sırtını yasladığın bilime de -ki bilim tanrının bilinmesi için şarttır ve biz onu düşman olarak gördüğümüz için başlarda İslam aleminde olan bilim, Allah tarafından batıya emanet verilmiştir ve onlar bu emanete sahip çıkmıştır, Kim bu emanete sahip çıkarsa onda kalır çünkü bu emanet -bilim- insanlara tanrıyı bildirecek olan anahtardır ve tanrı insanlara kendini bildirecektir-

Veya akıl ve mantığını bir kenara bırakıp, cahiliye döneminde olduğu gibi insan zekasına hakaret olarak kabul edilecek şeylere de tapabilirsin, acıkınca helvadan yaptığın putları yiyedebilirsin, onlardan iyilik de bekleyebilir ve kendini buna inandırmandan dolayı iyilikler de bulabilirsin -ki tüm bunlar Allah’ın her an yaratmasıyla olur- ama o taptıkların hiçbir zaman Allah’a denk olamayacaklardır. Nefes egzersizlerin hiç bir zaman zikrullaha kufuv gelemeyecektir :)

Allah her şeyin en doğrusu bilir.

Sıkıldın biliyorum, ama tam burada değinmek istediğim son bir nokta var, bana beş dakika daha katlanmanızı rica ediyorum :)

Şirk
Allah, aynı İhlas suresinde olduğu gibi, özelliklerini Kuran-ı Kerim'de sayar ve buyurur ki: bana şirk koşmayın.

Şirk yani ortak. (Günümüzde şirket olarak kullanışımızdan hatırlayalım, ortaklık) 

Allah kusursuz oluşundan dolayı şüphesiz onun her eylemi de öyledir ve yazıda daha önce de bahsettiğim gibi buradaki ‘’şirk’’ kelimesi de boşa değil ve hatta yerine konulabilecek daha iyi bir kelime yoktur.

Neden mi?

Allah demişti ki bana şirk yani ortak koşmayın. 

Ortaklık nedir peki? Bir varlığın başka bir veya birden çok varlıkla olması durumudur, değil mi?

Yani Yüce Allah aslında bana ortak koşmayın diyerek buyuruyor ki ben zaten varım. Sadece benim yanıma başkasını eklemeyin -bana ortak bulmayın-. Benden başkasına tapmayın değil, bana ortak koşmayın. 

İstesek de istemesek de, kabul etsek de etmesek de Allah var arkadaşlar :)

17 Kasım 2015 Salı

Karmakarışık

Gözlerimi açamıyorum
Uykum olduğundan falan değil.

Kendi dünyamda yeterince mutluyum ben
Tarıkla da gayet iyiyiz zaten
Gerçi şu aralar onun da kafası muhteşem karışık
Ama o bunlara alışık

Bu da geçer diyo.

Geçer de biraderim
Üstünü ezerek geçer
Sen sen olamadıktan sonra geçse ne
Bırak geçmesin.

Ama alışıksın sen zaten bu şekilde yaşamaya dimi?

İki çeşit insan var gördüğüm;
Bi yalnızlar var baba,
Bi de yalnız olduğunun farkında olmayanlar.

Dizlerim titreyene kadar yürümek istiyorum
Ama koşmak pek bana göre değil.

Yürüyebildiğim için burda bir teşekkürü borç bilirim.

Bir de vazgeçmek konusu var tabii.

Zor ama yapılması gereken
Sevdiğinden vazgeçmek
Ama ben kabul ediyorum,
Hepsi benim hatamdı.

Fakat inan bana anlam veremiyorum...
Neden böylesine kibirlisin ki?
Dünya senin etrafında dönmez,
Güneş gibi büyük de olsan.

Herkesin bi davası var,
Farkında olsa da olmasa da.
Ve herkes bi davanın peşinde koşmuyor.
Herkes bir davanın peşinde koşuyor.

Bilse de, bilmese de.
İnanmak istese de, istemese de.

Kötü insan da yok zaten yeryüzünde.
Şu açık sözlüler hariç.

Taraf olman bir seçim olabilir,
Ama tarafını tutmamak adiliktir.
Hadi amaa -bana öyle bakma dostum-
Ben hala aynıyım.

Parkta dinlediğin şarkılar var ya hani,
Evet, tek başınayken.
Öbür türlü onlar sana çalmaz ki zaten.

Ha bu arada şunu da unutma;
Soğan - yağ - salça - bakla - domates - su
Pilavı da yağla kavurduktan sonra suyunu dök bekle.

Bilmem farkında mısın,
Biz artık seninle aynı yıldızlara bile bakmıyoruz.

Kaybetmemeyi öğrendik ya dostum,
Yeterince kazanmış sayılmaz mıyız?

Meskeni zirve olanın yerde işi ne diyorsun da
Sen hiç mi ada görmedin be adam?
Onlar da su altında kalan dağların zirveleridir işte.
Mesele de zaten dağ gibi olup, omuzlarında sularla yaşayabilmekte sanırım.

Haa yapmacık gülenlerden bahsetmeden bitiremem tabii ki.
Allah yardımcıları olsun.

Kusura bakma ama rüyamda göremem seni,
Daha çok özlerim sonra.

Ve inan bana artık ölmekten korkmuyorum dostum
Ben varken o yok
O varken ben.

Kafam aynı böyle karmakarışık bu aralar,
Napmam lazım anne, yardım et bana.



14 Ekim 2015 Çarşamba

Akşamın Kokusu


Şükrederken cahilliğime;

Sadece kokusu muydu geceyi aldattırıp
Beni kendine aşık eden Akşamın güzelliği?
Yoksa ben de mi değişiyordum evrendeki her şey gibi?
Ve başka bir evrenin cüz'ü olan o evrenin kendisi gibi.

Bir ağacın altında ve
Bir masanın üstünde
Her hareketinden şuursuz Tarık
Tamamen kendinde.

Bir yerin dibinde
Bir göğün dilinde
Ben diyene yol olmaz
Bir diyemedikçe.

Bir'i hisset kalbinde
Anlat dilinle
Gaybı bilinmez zanneden şu gafile.

Akşamı eden gece
Tarık'ı insan eder
Bilmeyen her avare
Gördüğü iki ayak bir başı
İnsan zanneder.

Sır yoktur, sen varsın
Anlatışı uzun, bu aşk işi.
Kaldır BEN'i ortadan
Beytullah bil kalbini.

Bilmez iken yapar idin
İlim çekti en dibe
Ondan büyük cahil mi var,
Rabbini bilmeyene.

Bu mektuptur kendime
İlmi kaldır aradan
Yeniden dön kendine
Görünsün Yaradan

Bir adım attım ben
Koşmanı beklerim
Sen gelirsin de Sultanım
Görene...
Köre ne?




Ve ben, ben olmaktan vazgeçtim
Sen yeter ki "Kim o?" de.
Kim olmamı istiyorsan
O olmaya geldim.
Hacı Bektaşi Veli

2 Haziran 2015 Salı

Bilmiyorum


Bilmem biliyor musun, bilmemek çok yorucu.
Belki de tek bildiğim bu, bilmemenin yorucu oluşu.

Bilmiyorum.

Beni sevmeni mi bekliyorum,
Yoksa nefret etmeni mi.
Hangisi unuttururdu seni?
Ve beni de içinde yaşattığın geçmişi.

Bilmiyorum.

Seni unutmak mı istiyorum,
Yoksa hiç hatırımdan çıkmamanı mı?
Hangisi daha mutlu ederdi beni?
Ah bir bilsem

Bilmiyorum

Bu bir imtihan mı,
Yoksa kendi kendini yıpratmak mı ?
Bekleyip görmeli mi, koşmalı mı hayallerin peşinden,
Ne yapmak lazım bilmiyorum.

Bilmiyorum

Çabalamak bi işe yarar mı bu saatten sonra,
Yoksa oturup izlemeli miyim ardımdan koşanları?
Geçmişleri boş mu vermeliyim,
En ince ayrıntısına kadar takıldığım.

Bilmiyorum.

Tam istediğim gibi davranmanı mı bekliyorum,
Yoksa hayal kırıklığına uğratmanı mı beni.
Hangisini yapsan daha kolay kurtulurdum senden?
Yastığa başımı koyup uyumamı sağlardın seni düşlemeden.

Ben sadece seni yazmak istiyorum,
Ama sadece senin için.
Kendimi rahatlatmak ya da
Aczimi hissetmenin aksine.

Yapabilir miyim bilmiyorum.

Yine de ben mutluyum seni yazmaktan
Seni yazabilecek kadar beni acıttığın için teşekkürler
Birine kendini yazdırabilmek güzel olmalı,
İnsan olmanın aksine.





Bilmemek çok mu kötü bir şey dersin?
Bana sorma,
Bilmiyorum.

19 Nisan 2015 Pazar

Napıcam şimdi ben?


Her şey fazla yolunda.

Yaptıklarım bütün sema arasında konuşuluyor , herkesin dilinde
Ve O , benden çok memnun.
Şuan hiç bir arzum yok ,
Onun rızasından başka .

Çünkü ona çok aşığım.

İçimdeki ne kadar kötülük fısıldasa da onu üzmemek için hiç birini gözüm görmüyor ,
Çünkü gözüm ondan başkasını görmüyor.
Aklıma tek takılan şey geçen gün semada meleklerden duyduğum mesele.
Yeni birinden bahsediyorlar .

Anlattıklarına göre çok önemliymiş ve değerli.
Benim hakkımda konuşturmayı bırakıp ,
Kendini gündeme oturtacak bu şeyi merak etmiyor değilim açıkçası.
Ama sonuç olarak zararsız olsa gerek.

Çünkü O en çok beni sever.

Dert edilecek şey değil , bir ara uğrar görürüm neymiş - ne değilmiş.

Tabi melekler konuşmayı bırakırsa ,
- şunun hakkında -

Can sıkmaya başladı , beşinci kat semada duyduğumdan beri.


Haydaaa !

Toplantı mı ? Ne toplantısı ya ?
Hem de bütün sema ile ...

İyi de bana niye bahsedilmedi bundan ?
İlk bildirilmesi gereken benken.

Allah çağırdı madem koşa koşa giderim tabii ama
Ama neden...
Umarım şu cennettekiyle ilgili değildir.

En iyisi cennete gidip bir bakmak .
- Yanlarından geçerken eskisi gibi hürmet görmesem de -
Noluyor bi anlasam ...
Meydandaki çamurlu şey de ne , içinde deliklerle.

Evet , geldi sonunda büyük gün.
Bakalım neymiş mesele ,
Benden gizlenen ,
- Beni arkaplana iten -

.
.
.

Aman yarabbi...

Bütün melekler burada.
Ve cinlerden bir tek ben ,

- Melekleri geride bırakan ben -

Tamam da neyi bekliyoruz ,
Neden hiç biri merak etmiyor bunların ?

Allah'ın en çok beni sevmesine şaşmamalı .
Kötülüğü akıl bile edemiyorlar ,
Ben onu reddedip ,
Doğruluğu seçerken

Ne - O da kim ? -
Melek olmadığı kesin .
Ama bizden de değil .
Cennette işi ne ?

Kendinden bahsettiren yeni yaratık bu
Abartılacak bir şey olmasa gerek .
Alt tarafı çamurdan ve
Henüz sadece hiç bir şey.

Allah'ın onu düzenleyeceğinden bahsediyorlardı.

Evet , bütün sema ehli şuan ayakta
Karşımızda bu şeyle
Sessizce bekliyoruz
Sevgilimi...

.
.
.

Eğilin ! 

Eğilin mi ?

Senden başkasına ?

Hem de saygıyla  ?

... Adem'e secde edin !

Adem kim
Noluyor be ?!
Herkes secdede !
Bir ben kaldım ayakta

Allah beni gerçekten buna secde ettirecek olamaz
Bu aptallar neden yattı aşağı
Bütün semanın dikkati bende şuan
Benimkiyse Adem'de.

.

Nerden çıktı bu Adem...
Neden secdeye gidemiyorum ben de
Diğerleri gibi
Daha üstün olmama rağmen

İsyan ediyorum sanılacak
Hepsi bir anda secdeye varınca sorgusuz
Bir ben kaldım ayakta !
Bi açıklaması olmalı

Ey İblis !

Deyişine kurban.

Adımla seslenişine kurban
Beni muhattap alışına
- Bütün meleklerin önünde -
Adımı duyuruşuna kurban

O benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani oldu sana?

Sen.

Başkası yapsa şimdiye işi bitmişti
Benim fikrim hala onun için önemli demek ki.
Bütün semayı benim için bekletiyor
ve merasimi.

Kibirlenmek mi istedin ?

Ben napıyorum ya...

Hala bana müsamaha gösteriyor
Bi an önce secdeye kapanıp kurtulsa-

Hayır - hayır
Bu yeni yetmeye yerimi kaptıracak değilim
O benim Allah'ım
Başkasının değil

Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun ? 

Ne yani - değil miyim yücelerden ?
Bu Adem canımı sıkmaya başladı
Gerçekten de toprağa secde etmemi istiyor ,
Olacak iş değil.

Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edemezdim

Edemezdim tamam da ...
Biraz fazla mı ileri gittim ?

Ben ateştenim ,
Oysa sadece şekillendirilmiş bir toprak.

Öyleyse çık meleklerin arasından , çünkü sen kovuldun !

Ne !?
Şaka mı bu ?
Benim ben ...
Napmaya çalışıyorsun bir bilsem

Gerçekten beni kovdun mu cennetinden ?
Hem de bütün meleklerin ortasında
- azarlayarak -
Adem'in karşısında...

Ne yapacağım şimdi ben ,
O olmadan ?

Bir de düşmanıymışım gibi konuşuyor.
Sanki ne zamandır onların en yücesi ben değilmişim gibi .

Yargı gününe kadar laneti hakettin !

Bu sanırım benim de yargılanacağım anlamına geliyor.
Bu duruma nasıl geldik
Olaylar nasıl böyle gelişti ,
Ben ne yaptım...

Rabbim !

Dedim...

O kelimeyi bütün enemde hissederek

...dirilecekleri güne kadar beni ertele.

Ki uğurlarına beni kırmakla hatalı olduğunu
Seni haketmediklerini gösterebileyim
Onlar ki bu sırrı bile anlayamayacaklar
Ayetlerini okuyup-okuyup geçecekler

Dünyada ölü olduklarını ,
Kıyam - et ! ile dirileceklerini .

Onların çoğu , seni benim kadar sevmeden geçip gidecekler
Beni yegane kötü bilip.

Sen, ertelenenlerdensin !

Beni kırmadığın için teşekkür ederim Rabbım...

Sana olan aşkımın kanıtı olacak
Onlarla doldurduğum cehennem.
Haklı olduğumu anlayınca
Belki beni de eskisi gibi seversin...

Bilinen gün gelene kadar.

Beni düşman bilecekler
O gün gelene kadar
Ama bilmeyecekler ki ,
Ben cehennemi de , azabı da göze aldım
-Yalnız senin için-

Ama onlar dünyalıklarını bile göze alamayacaklar.
Bana küfredip duracaklar , - hiç bir şey yapmadan -
Birbirlerine bahsedecekler ,
Benim ne kadar kötü olduğumdan .

Bilmeyecekler ki ben tüm bunları sana olan aşkımdan yaptım.
Tek maksudum sensin ve
Gayem de seni ne kadar hak etmediklerini ,
Önce onlara , sonra sana göstermek .

Tamam , meleklerin dediği gibi kan dökmeseler bile ,
İnan bana , seni hakkıyla anlayamayacaklar.
-O gün geldiğinde bile-

Ardından Allah adında bir put yaratacaklar
- Seni diğer yaratılanlara benzeterek -
Sonra da ona tapacaklar .
- Putların yanlış olduğunu söyleyerek -

Birbirlerinin Allahlarını dövüştürecekler ve
Birbirlerini kafir ilan edecekler.

Sonra mı ?

Kendilerini aşık sanacaklar ,
Beni de kötü .
Rabbim !

Yeniden o his.
Rabbimsin sen benim

Rabbimsin ama...

Geri dönemiyorum dediğimden .
Ne olur sarılsan bana yeniden ?

...beni kışkırtıp sapıklığa düşürdüğün için ,  dünyada kötülüğü onlara cazip göstererek hepsini yoldan çıkaracağım.

Aynı beni tahrik edip kışkırttığın gibi .
Dönüşü olmayan bir yola soktuğun gibi.

Secde etmeyeceğimi bildiğin halde secde etmemi istedin
Ve yanlışımdan beni çevirmek yerine,
İyice dibe soktun.
Dibin de dibine, esfeli safiline.

İhlaslı kulların hariç .

Tabii ki !
Nasıl ben cinlerden bir cin iken
Tüm cin ve melek alemini arkamda bıraktıysam
Onların içinden de sana muhattap İblisler çıkacaktır.

Acaba onları da beni gibi tahrik edip şaşırtacak mısın Tanrım ?
Sahi , bana neden bunu yaptın ?
- Demek için artık çok geç sanırım -

İşte o ihlas , bana ulaştıran dosdoğru yoldur.

Ne yani , ben yeterince ihlaslı değil miydim ?
- de sana ulaşamadım ? -
Ya da sana ulaştım ihlasla da ,
Neden sende barınamadım ?

Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hakimiyetin yoktur.


Gerek de yok zaten.

Cennette görmüştüm Adem'i-
- Ruhunu üflemenden evvel -
Yatıyordu bir çamur parçası olarak ,
Delik deşik bedeniyle .

O delikler girip,
Damarlarında akacağım.
Sonra da kendi fikirlerimi
- Onlardanmış gibi - göğüslerine fısıldayacağım.

Ve Cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir.

Onların...

Ben onlardan olmasam gerek.

O da aslında istemezdi beni üzmek ama ,
İtaatsizliğime bi tepki vermek zorundaydı .
Ondan oldu tüm bunlar ,
Sanmayın beni sevmiyordu .

Sanmayın ben aşık değilim veya
Sanmayın benden çok seviyorsunuz O'nu.

Hem siz bilmezsiniz , ne merhametlidir O.
- O beni bile affeder -

Onun yedi kapısı vardır.
O kapıların her birinden girecek suçlular ayrılmış, belirlenmiştir.


Boşuna anlatıyorsun sevgilim ,
Zaten unutacaklar .

Sakınılması gereken şeylerden sakınanlar ise cennetlerde pınarlar içindedir. 
Girin onlara selametle emin emin .

Şüphesiz...

Seni seven kimi ödüllendirmedin ki !
- Seninle -

Ama onlar gene benden ibret almayacaklar ve
Bu bahçe için çalışacaklar
Ama bu cennet bahçesinin sonuç olduğunu anlayamayıp ,
Amaç yaparak yaşayacaklar.

Göğüslerindeki düşmanlığı çekip almışızdır.
Köşkler üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olmuşlardır. 

Oyuncağını alınca susan çocuklar gibiler desene .
İstediklerine ulaştıkları kadar kul ve kardeştirler zaten .
Amaçlarına ulaşınca ne kin kalır ne düşmanlık ,
Cennetten bahsetmesen nolurdu acaba ..?

Gene benim gibi ,
Sana , sadece sen olduğun için ibadet ederler miydi ?
Cennetten bahsetmesen nolurdu acaba ..?
Ondan habersiz olsalar , gene gelirler miydi sana ?

Orada yorgunluk nedir bilmezler

Dünyada yorulanlar.

...ve oradan çıkarılmazlar da. 

.

Bana diyecek bir şey kalmadı artık.

Tek bildiğim bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
 

Tanrım !
.
.
.
Sahiden ...
.
.
.

Napıcam şimdi ben ?




31 Mart 2015 Salı

İnsan Ne ile Yaşar


Bağımlılar

"Benim esas ihtiyaç duyduğum eroinin kendisi miydi, yoksa onun etrafında dönen hayat mıydı bilmiyorum..."

 "Uyuşturucu denen bu oyunu baştan sona bir başrol oyuncusu olarak oynadım.
İlk perdede keyifle , 
sonradan sürünerek ,
ve perde kapanırken ayakta kalabilmeyi deneyerek..."

"Hastane içinde büyük bir boşluk oluşur. Kendini hayatın gerektirdiği hiçbir şeyi yaparken bulamaz..."

"...Uyuşturucu bağımlısı kişiler, iradesi zayıf, aciz, zavallı ya da acınacak insanlar değillerdir
Toplumun yönlendirmesi ve kendi istekleri sonucu, diğerleri gibi yollarını seçmiş, tercihleri sonucu bulundukları yere gelmişlerdir."

"... Torbacımın seccadesi hep masanın altındaydı -üstü esrardan dolu ahşap masa- vakit girer girmez namazını kılardı , namazını kılmadan da evden çıkmazdı."

Seri Katiller

Acele et. Sen etrafta ahmakça dolaşırken, ben bir düzine adamı asardım. ( Onu asacak celladına ithafen )
Carl Panzram.

Biz seri katiller sizin oğlunuzuz ve sizin kocanızız biz her yerdeyiz. Ve gelecekte daha çok çocuğunuz ölmüş olacak.
Ted Bundy 

Bana yukarıdan bakarsanız aptalın tekini görürsünüz.
Bana aşağıdan bakarsanız tanrıyı görürsünüz.
Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.
Charles Manson 

Bana göre bir ceset, canlı bir bedenin taşıyamayacağı bir güzellik ve saygınlık taşır.
John Christie  

Ben kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürtmedim, bıçaklarıyla üzerinize gelen çocuklar, onlar sizin çocuklarınız, onlara ben öğretmedim. Siz öğrettiniz.
Charles Manson 
 
Yaşayan bedenindeki soluğu hissediyorsun. Onların gözlerine bakıyorsun. Bu pozisyondaki insan tanrıdır.
Ted Bundy 

En büyük ihtiyaç sevgidir. 

Bana bu insanların aptallıklarından bahsetmeyin ,
Bana insanlara gösterdiğiniz sevgiden bahsedin.
Birbirinizi sevmekten bahsedin
Sevgisizliğinizin sonuçlarından değil.




19 Mart 2015 Perşembe

Derdimi Kaybettim


Ailen mi ?
Yok-yok arkadaşların .
Belki de okulundur problem ,
Belki başkası .

Sevgin mi kalmadı
Yoksa sevgilin mi ?
Paran mı kalmadı ,
Yoksa paraya ihtiyacın mı ?

Kalmaması gereken sendin halbuki
Sevgilin değil.
Bitmemesi gereken dertlerdi
Sen değil.

Bitince rahatlarım sanıyorsun değil mi
Sonunda rahat bir nefes alırım
Hayatım yoluna girer
Düzen oturur
Dertler
Biter

Bitmez
Biterse yaşayamazsın
E benimkine zaten yaşamak denmez
Denir
Asıl seninkine denir
Dertsiz yaşama , yaşamak denmez .

Ben de senin gibiydim
Dertler bitince rahatlarım diye düşündüm
Afedersin ,
Sandım .
Zaten dertler de hiç bitmezdi sanırım.

Seni bıktıran o dertler var ya dostum
Bende yok işte.
Nasıl yok lan
Bayaaa yok
Dertsiz insan olur mu oğlum saçmalama ?
Ben de onu diyorum ya ,
Olmaz .

Sen önce bana cevap ver !
Dertsiz insan olmaz eyvallah da
Neyli insan olur ,
Nasıl insan olunur ?
Öğret bana
Nasıl insanlardan bir insan olunur...
Anlat bana

Anlat ki dertlerime geri dönebileyim
Yeniden dertlenebileyim
Bütün gün gecenin gelmesini
Bekleyebileyim