Ne anlatacağımı
inan ben de bilmiyorum.
Neyi-ne kadar
biliyoruz ki zaten, orası
ayrı.
Sadece sanıyoruz.
Bildiğimizi, gördüğümüzü, sevdiğimizi
En önemlisi de sevildiğimizi.
Sevilmediğimize
emin olmamıza rağmen yapmamız gerekeni yapamıyoruz.
Yapmamız gereken
ne mi?
Vazgeçmek tabii.
İnsan,
vazgeçebildiği kadar güçlü efendim.
İnsan vazgeçebildiği
kadar var
ve yok.
Şimdi sor kendine
hayatın boyunca nelerden vazgeçebildin?
Sana ait olmayan, zarar veren ve senin sen olmanı
engelleyen.
Eğer çoksa şayet, okumaya devam etmene gerek yok efendim.
Çünkü bende sana diyecek
bi şey yok.
Zaten bende
diyecek bi şey olsa da sende duyacak yeni bi şey yok.
Yeni bi şeylerden
bahsetmek derdinde değilim ama,
Belki biraz daha
okuyabilirim diye çabalıyorum
kitabını Tarık’ın.
kitabını Tarık’ın.
Başkaları,
insanların kitaplarını okumaktan kendine vakit bulamıyor,
Bense kendimi
okumaktan başkalarına.
En azından bu
konuda biraz bencil olmamı anlayışla karşıla lütfen.
“Hem madem” bu kitaplar etrafında birileri varken okunamıyor.
Zaten ben yalnız
bir adamım.
Sen de
okuyamadığından mı çıkmıştın yoksa o mağaraya?
Yalnız kalmak iyi
bir fikir olsa gerek, okuyabilmek için.
Gerçi O’nun adı olmadan sen de demiştin okuyamıyorum diye.
Boşversene zaten –kimsenin umrunda değil okuyabilmek-
Birbirleriyle
meşgul olmaktan, kendileriyle başbaşa kalamadan ölüp gidiyorlar.
Tamam ben de
başaramadım bi çok şeyi, ama en azından kıymet biliyorum.
Zaten şu “en
azından”lardan kurtulabilseydim ben de başarırdım bi çok şeyi.
Ama ben ondan da
vazgeçemedim.
Hala aciz biri
olsam gerek.
Umarım da
öyleyimdir.
Napıcağımı
şaşırdım, nasıl gidilir bu
yolda
Eski yollar
kapalı, yenisi açılmıyor.
Çabalarım boşa,
ne yapsam yaramıyor.
Ne kadar daha
sürecek demeyeceğim.
Şayet bi gün
varabileceksem eğer,
BEN ÖLENE DEK BEKLEMEYE
SEVE SEVE HAZIRIM
Demişsin ya hani;
Sen yeter ki, “Kim
o?” de, diye
Aynı ben de öyle,
O kim olmamı
istiyorsa, ben o olmaya
geldim.
Ama benim
problemim ne biliyor musun dostum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder