14 Şubat 2015 Cumartesi

Hiç


Normalde hiçbir şeyi kafasına takmayan biriyimdir ama bu Özgecan Aslan'ı duyduğumdan beri kendime gelemiyorum.

Neden bilmiyorum -her gün bunun gibi olaylar olurken- neden bilmiyorum.

Haberi okuduğum an kendi kız kardeşimi, annemi, teyzemi, halamı belki de kendimi o dolmuşa bindirdiğim için olabilir. Kendimi o planların yapıldığı dolmuştan, o tecavüz etmeden önceki bakışlardan, çığlıklar atarak ya da sessizce gözyaşı dökerek uğradığım tecavüzden,o hayvanların üstüme çıkmasından, bir daha kimsenin yüzüne bakamayacağım o acizlikten dolayı çok üzgündüm ta ki o bıçağı görene kadar. Allah'ım dedim, çok şükür öldürecek beni, Allah'ım dedim,çok şükür duamı kabul ettin. Bıçaklarken sanırım, gözlerimin içinde gördüğü bu acı sevinç artık ona hayvan da diyemeyeceğimi öğretti. 
Bana bu mutluluğu bile çok görmüş olacak ki o öfkeyle cesedimi yakmaya başladı. Ben artık bir cesettim çünkü ruhum artık orada değildi.

Kendimi uzaktan izlemeye başladım ve dedim artık bitti sanırım. Çünkü geriye BEN'den bir şey kalmamıştı. 

Artık bir köşeye atılabilirdim.  

Dereyi seçtiler, suda ilerleyen Özgecanı izledim, -sadece şapkasından tanınacak Özgecanı- annemin ne diyecegini düşünürken...