27 Ocak 2016 Çarşamba

Kırmızıdan Maviye (Karmakarışık 3)


Ben alışkanlık kazanamadım hiç bir şeye,
Alıştım sadece.
Pek dürüst sayılmam yalanlar söyledim,
En çok da kendime

Kırmızıdan maviye.

Görmek isterdim kendimi
Gözlerinde

Kaybolduğum boşluğun içinde.

Karanlık ve sessiz
Yorgun-mecalsiz

Biraz bitkin ama tamamen de tükenmemiş.

Kapasam gözlerimi akar yaşlar bilirim
Açsam can sıkıcı.

Şimdi, tüm olan biteni unutup kapamalı mıyım gözlerimi?
-akacak yaşları umursamadan-
Yoksa yüzleşmeye devam mı etmeliyim,
Biten takatimi sırtıma alıp?

Tüm yaptıklarıma karşılık.

Günün birinde hatırlasan adımı
Ödeştik sayarım.

Be Adam!

Adam dediğin kalır mı altta?
Demekten
İnan artık hiç tadım kalmadı.

Sonuçta
"Sana Gül Bahçesi Vadetmedim"

Susmam, sorun olmadığından değil,
Konuşarak anlatamayacağımdan.

Görmek isterdim kendimi
Gözlerinde.

Peki ne istemem biliyor musun?

Konuşmayı
Ama sesini duymak şartıyla.

Uzun uzun süzmeyi
Bana yüzünü görmek yeter

Şu saatten sonra.

Arayıp sormanı istemem,
Adımı hatırlaman şartıyla.

Bunu okuyup bana acıma,
Sesimi unutma yeter.

14 Ocak 2016 Perşembe

Vazgeçebilmek (Karmakarışık 2)


Ne anlatacağımı inan ben de bilmiyorum.

Neyi-ne kadar biliyoruz ki zaten, orası ayrı.
Sadece sanıyoruz.
Bildiğimizi, gördüğümüzü, sevdiğimizi
En önemlisi de sevildiğimizi.

Sevilmediğimize emin olmamıza rağmen yapmamız gerekeni yapamıyoruz.

Yapmamız gereken ne mi?

Vazgeçmek tabii.
İnsan, vazgeçebildiği kadar güçlü efendim.

İnsan vazgeçebildiği kadar var
ve yok.

Şimdi sor kendine hayatın boyunca nelerden vazgeçebildin?

Sana ait olmayan, zarar veren ve senin sen olmanı engelleyen.
Eğer çoksa şayet, okumaya devam etmene gerek yok efendim.
Çünkü bende sana diyecek bi şey yok.
Zaten bende diyecek bi şey olsa da sende duyacak yeni bi şey yok.

Yeni bi şeylerden bahsetmek derdinde değilim ama,
Belki biraz daha okuyabilirim diye çabalıyorum
kitabını Tarıkın.

Başkaları, insanların kitaplarını okumaktan kendine vakit bulamıyor,
Bense kendimi okumaktan başkalarına.

En azından bu konuda biraz bencil olmamı anlayışla karşıla lütfen.

“Hem madembu kitaplar etrafında birileri varken okunamıyor.
Zaten ben yalnız bir adamım.

Sen de okuyamadığından mı çıkmıştın yoksa o mağaraya?
Yalnız kalmak iyi bir fikir olsa gerek, okuyabilmek için.

Gerçi Onun adı olmadan sen de demiştin okuyamıyorum diye.

Boşversene zaten –kimsenin umrunda değil okuyabilmek-
Birbirleriyle meşgul olmaktan, kendileriyle başbaşa kalamadan ölüp gidiyorlar.

Tamam ben de başaramadım bi çok şeyi, ama en azından kıymet biliyorum.
Zaten şu “en azından”lardan kurtulabilseydim ben de başarırdım bi çok şeyi.
Ama ben ondan da vazgeçemedim.
Hala aciz biri olsam gerek.

Umarım da öyleyimdir.

Napıcağımı şaşırdım, nasıl gidilir bu yolda
Eski yollar kapalı, yenisi açılmıyor.
Çabalarım boşa, ne yapsam yaramıyor.

Ne kadar daha sürecek demeyeceğim.
Şayet bi gün varabileceksem eğer,
BEN ÖLENE DEK BEKLEMEYE
SEVE SEVE HAZIRIM

Demişsin ya hani;
Sen yeter ki, “Kim o?” de, diye
Aynı ben de öyle,
O kim olmamı istiyorsa, ben o olmaya geldim.

Ama benim problemim ne biliyor musun dostum?
Ben hala ben olmaktan vazgeçemedim.